(geniş Haber) Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sandığın Renginden En Ufak Bir Şüphe Duymuyorum
İSTANBUL Finans Merkezi'nin açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle, ülkemizin ve...
İSTANBUL Finans Merkezi'nin açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle, ülkemizin ve dünyanın en prestijli projesini hayata geçirdik. Ömrünün 40 yılında meydanların nabzını tutan, meydanların dilini okuyan siyasetçi olarak Allah'ın izniyle sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum" dedi.
5 yıldızlı otel, alışveriş merkezi, eğitim merkezi, ofis bölümleri ve yaşam alanlarını içinde bulunduran İstanbul Finans Merkezi'nin bankalar etabı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle hizmete açıldı. Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra TBMM Başkanı Mustafa Şentop, AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören ve çok sayıda davetli katıldı.
"İSTANBUL'UN ÖNÜNDE YENİ FIRSAT PENCERELERİ AÇIYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, "Bu yıl 6 Şubat depremlerinin gölgesinde idrak ettiğimiz Ramazan ayını her bakımdan dolu dolu değerlendirmenin gayretindeyiz. Hem yaraları sarmanın hem de milletimize umut olmanın müjdeli haberlerle umut aşılamanın çabasındayız. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizi ihmal etmeden, yatırım ve kalkınma hamlelerimize hız veriyoruz. Durmak yok, yola, yatırıma, hizmete, eser kazandırmaya devam diyerek milletimizi hayalleriyle buluşturmayı sürdürüyoruz. Bugün de Türkiye'yi finans alanında bir üst lige çıkaracak, İstanbul Finans Merkezi'nin ilk etabının açılış heyecanını yaşıyoruz. Dünyada; New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanında Dubai, Singapur, Hong Kong gibi önemli finans merkezleri de bulunuyor. Küresel finansın ağırlık merkezi giderek daha belirgin şekilde batıdan, doğuya doğru kayıyor. Bu çerçevede Asya ve Avrupa arasında artan ticari rekabet ile ülkemizin jeopolitik konumu, İstanbul'un önünde yeni fırsat pencereleri açıyor. Ülkemizi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme üzerine kurulu Türkiye Ekonomi Modeli ile hedeflerimizi bir adım daha yukarı taşıdık. Tarihi olarak doğu ve batı arasında hem coğrafi hem de ticari köprü görevi üstlenen İstanbul'un finansal piyasalar arasında aynı bağı kurma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz" dedi.
"KİMLERLE MÜCADELE ETMEDİK Kİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İktidara geldiğimizde, birkaç yıl sonra bu müjdeyi vermiştik. Demiştik ki, bizler inşallah İstanbul'u dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri haline getireceğiz ve getirdik. Şimdi de bu işin fiziki şartlarını oluşturduk. Kimlerle mücadele etmedik ki. "Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşıyacağız" dedik önümüze çıktılar, Ziraat Bankasını taşıyacağız dedik, önümüze çıktılar. Hepsi için aynı şeyi söylediler. Bunların kadim medeniyetimizden, tarihimizden haberleri yok. Türkiye'de finansın tarihinde neler olduğunu bunlar bilmiyor. Tarihte, İstanbul nasıl bu ülkenin finans merkeziyse, işte şimdi de yeniden bu finans merkezi olma görevini üstleniyor. Hayırlı olsun. İstanbul Finans Merkezi Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek, bölgesel ve ilerleyen zamanlarda ülkemizi küresel bir finans merkezi haline getirmek amacıyla geliştirilen vizyoner bir projedir. İnşasına 2013 yılında başladığımız bu projeyle Merkez Bankamız, kamu bankalarımız ve borsamız dahil ülkemizin lokomotif kuruluşlarını İstanbul'a taşımaya karar verdik. Böylece toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle, ülkemizin ve dünyanın en prestijli projesini hayata geçirdik. Bu merkez aynı zamanda çevreye saygılı, doğa dostu" diye konuştu.
"SANDIĞIN RENGİNDEN EN UFAK BİR ŞÜPHE DUYMUYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemiz 14 Mayıs tarihinde yapılacak bir seçim sürecinin içinde bulunuyor. 27 gün sonra sandıklara gidecek hem kendimizin, hem evlatlarımızın, hem de Türkiye'nin geleceğine dair kritik karar vereceğiz. Sadece adaylar, sadece siyasi partiler ve ittifaklar arasında değil, aynı zamanda iki farklı anlayış arasında da mühim bir tercih yapacağız. Biz milletimizin tercihinin son 21yıldır olduğu gibi yine eser, yine hizmet ve yatırım siyasetinden yana olacağına inanıyoruz. Ülkemizin son 21 yıldır sabırla, inatla ve istikrarla sürdürdüğü ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacaktır. 14 Mayıs'ta inşallah bir kez daha milli irade tecelli edecek, aziz milletimiz bismillah diyerek, Türkiye Yüzyılı'nı başlatacaktır. Ömrünün 40 yılında meydanların nabzını tutan, meydanların dilini okuyan siyasetçi olarak Allah'ın izniyle sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum" ifadelerini kullandı.
"300 MİLYAR DOLARI İNGİLTERE'DEN GETİRECEKMİŞ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada bir hususu daha belirtmek isterim. Seçim dönemleri siyasetçilerin, siyasi partilerin ve ittifakların kantara çıktığı günlerdir. Bu günler, bir nevi herkesin heybesinde ne varsa, ülkenin geleceğine dair ne tür hedefi ve vizyonu varsa ortaya döktüğü zamanlardır. Millet bu dönemde siyaset kurumuna kulak kesilir, vaatlerini ölçüp tartar. Herkesin çapı, kapasitesi ve ufku hakkında kanaat edinir. Gelecek 5 sene boyunca kim ve hangi zihniyet tarafından yönetileceğine karar verir. Seçim tarihinin ilan edildiği günden bu yana geçen süre, hem ülkemiz ekonomisiyle hem de muhalefetin durumuyla ilgili bazı gerçekleri gözler önüne sermiştir. Muhalefetin Türkiye'yi yönetebilecek, ülkemizi hedeflerine, milletimizi de hayallerine ulaştıracak hiçbir vizyonunun olmadığı bu arada ortaya çıkmıştır. Bu süreç aynı zamanda 2002 öncesinde ülkemizin neden geri kaldığını, neden ülkemizde hizmet ve eser kıtlığı yaşandığını neden milletimizin yıllarca yokluğa, işsizliğe mahkum edildiğini göstermiştir. Tespitlerimizi haklı çıkartacak pek çok vahim örnek var. Her şeyi bedava verme, batılı tefecilerden 300 milyar dolar dilenme, IMF reçetelerine teslim olma gibi gerçek dünyayla ilgisi olmayan sayısız abuk sabuk vaadi burada konuşmaya değer bulmuyorum. Düşünebiliyor musunuz? 300 milyar dolar İngiltere'den getirecekmiş. Demek ki tefecilerle filan da görüştü, anlaştı, onlar onu havada karada sözler verdiler, o da o sözleri burada aktarıyor. Finans sektörünün ileri gelenleri var, sizler böyle bir şeye inanıyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Mümkün mü?" diye konuştu.
"YAP, İŞLET, DEVRET NEDİR ÖĞREN"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "20 yıl bu ülkede başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yaptım. Ama böyle bir safsata, yalan dolan, hile, dünyanın hiçbir liderinde görmedim ama bu zavallı ne yazık ki hayatında bir SSK var ki, SSK'yı batıran bu değil mi? Ah rahmetli Savaş Ay. Hayatta olsaydın da bunları bütün millete tekrar gösterseydin. O hastanelerimizde vatandaşlarımın hali neydi? Şehir hastanelerimizle dünyaya meydan okuyoruz. Liderler bu hastanelerimizi gördüğü zaman hayran kalıyor. Bay Bay Kemal ne diyor biliyor musunuz? Yap, işlet, devret nedir bunu bilelim. Ben öğrenemediysen napayım? Bir de senle mi uğraşacağım? Biraz azmin varsa, aç kitapları bir karıştır. Yap, işlet, devret nedir öğren. Bunlar bakkal hesabı yapacak kadar ekonomi ve matematik bilgisi olan bunlarla ekonominin idare edilemeyeceğini çok iyi görüyor. Bu millet 25-26 sene önce meydanlarda iki anahtar vaadiyle dolaşanların, kendini elindeki anahtarlardan da ettiğini unutmaz. Bu millet sabah akşam ahkam kesen, IMF çantacılarının ülkeyi geride bırakacak vaatlerini çok iyi bilir. Ülkeye geride milyarlarca dolar borç takarak nasıl ortadan kaybolduğunu unutmaz" ifadelerini kullandı.
"KAPALI KAPILARIN ARDINDA PAZARLIK YAPTILAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7'li masanın etrafında olanlar var ya, onlardan bir tanesi de, ismini vermeyeceğim. Davos'tayız. Başındaki adamla görüştüm. İki de bir adamları gönderiyorsunuz ve bunlar Türkiye'yi idare etmek adına konuşuyorlar. Taksitlerinizi alıyor musunuz? Alıyorsunuz ama Türkiye'yi idare edemezsiniz, Türkiye'yi idare etmek bana aittir, ona siz asla müdahale edemezsiniz. 23 buçuk milyar dolar o zaman IMF'ye borcumuz var. 2013'e kadar biz ödemelerimizi yaptık, bitirdik. 2023'ten sonra bizim IMF ile artık ilişkimiz kalmadı. Peki daha sonra ne oldu? Daha sonra, şu anda CHP'nin sözcüsü olan zat ve bir de ortağı olan bir ara, hazinenin başında olan zat, bunlar gittiler, kapalı kapıların ardında, otelde bunlarla IMF adına pazarlık yaptılar. Bize de tavsiyede bulundular. IMF'den destek almadan bu işi yürütemeyeceksiniz diye. Niye? Ekonomide sıkıntı varmış? Biz gayet yolumuza devam ettik, ediyoruz. Bizim Merkez Bankamızın da döviz rezervi 27 buçuk milyar dolardı. 2013'ten sonra IMF ile ilişiğimizi kestik. Merkez Bankasının döviz rezervi devamlı artış kaydındaydı, arttı. Şuanda da ihtiyacımız yok. Bu millet, ülke hazinesi tam takır olduğu için IMF'den alınan borçlarla, nasıl memur, emekli maaşlarının ödendiğini unutmaz. Memur maaşlarının nasıl ödendiğini hatırlayın. Kimin dönemiydi bunlar? Bunlar bu millete çok çile çektirdiler. Bu millet bugün afaki vaatlerle ortalıkta dolaşanların geçmişte SSK'yı nasıl batırdığını, ülkeyi nasıl soyup soğana çevirdiğini asla unutmaz. Bu millet 1990'lardaki popülist eylemlerin nasıl Türkiye'yi ekonomik çöküşe sürüklediğini asla unutmaz. Hiçbir zaman da unutmayacaktır" diye konuştu.
"YOL SAYESİNDE YATIRIM GELİR, SANAYİ GELİŞİR, ÜLKE KALKINIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, gündeme gelmek uğruna, nerede kıpti misali sırkatin söyleyen pek çok çapsız siyasetçi görmüştür. Ama şimdiye kadar ülkemizde hiçbir siyasetçi millet yol mu yiyecek? Lafa bak. Önünde de prof yazıyor. Köprü mü? Viyadük mü? Havalimanı mı? Bunları mı yiyecek?, soğandan, domatesten haber ver. Benim Anadolu köylüm, onları gayet iyi biliyor. Ama sen ne soğanın lezzetini bilirsin, soğanı vurup dağıtabiliyor musun? Dağıtamaz, onların lüksünü bozar. Ekonomi cahili eser ve hizmet düşmanı olmuştur bunlar. Bırakın ekonomiden anlamayı, bırakın hesap uzmanı olmayı, dünyayı az buçuk takip eden hiç kimse bile böyle cümle kurmaz. Bu viyadükleriniz, köprüleriniz, havalimanlarınız olmasaydı, biz Türkiye'nin bir ucundan bir ucuna nasıl giderdik. Bu kadar üniversiteye ne gerek var dediler. 208 üniversiteye çıktık, istedik ki 81 vilayetimizin tamamında üniversitemiz olsun. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmasın. Beni üzen bir şey daha var, yol yenebilen, yenerek tüketilen bir meta değildir, bunu bilesin bay profesör. Demek ki senin tedrisatında bunları size öğretmediler. İkincisi yol yenmez ama yol sayesinde üretim olur. Üretici mahsulünü satar, turist seyahat eder, sanayici ihracat yapar, nakliyeci malzeme taşır, yol yenmez. Ama yol sayesinde yatırım gelir, sanayi gelişir, ülke kalkınır, ekonomi büyür, istihdam oluşur. Elbette yol yenmez ama yol sayesinde 85 milyon hem birbirine kavuşur hem de evine ekmek götürür. Yol sadece yol değildir, tıpkı enerji gibi, teknoloji gibi, inovasyon gibi; ekonominin, üretimin sanayinin bel kemiğidir. Biz bunun için her fırsatta "Yol medeniyettir" diyoruz. Biz bunun için 25 yıldır ülkemizin ulaşım alt yapısına yatırım yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
"DOMATES DE, PATATES DE YOLLARDAN GİDİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Beyefendiler, şunu bilmesi lazım, domates de, patates de, bu yollardan gidiyor. Bu yollar olmasaydı, bunları tüketicinin olduğu yere ulaştıramazsın. Biz bunun için 81 vilayetimizi hem birbiriyle hem de tüm dünya ile yollarla, otoyollarla, köprülerle, havalimanlarıyla, limanlarla bağlamaya çalışıyoruz. Eğer bunlar olmasaydı, 6 Şubat depreminde biz bütün bu ihtiyaçları deprem bölgelerine nasıl ulaştıracaktık. Bir taraftan uçaklarımız, bir taraftan TIR'larımız çalıştı. Uçaklarımızla depremzedelerimizi, ülkemizin değişik yerlerine taşıdık. Hem de ücretsiz taşıdık. Tüm vatandaşlarıma soruyorum biz ülkemizi yollarla örmeseydik, Türkiye'yi bugünlere getirebilir miydik? Yol yapmasaydık, 2003 yılından bu yana 251 milyar dolardan fazla doğrudan yatırım çekebilir miydik? Yol yapmasaydık, ülkemizi ortalama yüzde 5 oranında büyütebilir, istihdamı 32 milyona çıkarabilir miydik? Havalimanı yapmasaydık, yıllık 51 buçuk milyon turist misafir edebilir miydik? Tren yollarımızı yenilemeseydik, ihracatımızı 36 milyar dolardan alıp 255 milyar dolara ulaştırabilir miydik? Her alanda cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırabilir miydik? Hiç uzağa gitmeye gerek yok. İstanbul Havalimanı bile ulaştırma yatırımlarının katma değerini göstermeye yeterlidir. Nadir gösterilen havalimanlarından bir tanesi. Milli gelire 23,75 milyar avro, üretime 51,3 milyar avro, ihracat 4,2 milyar avro, vergiye 1,23 milyar avro katkıda bulunurken, istihdama etkisi 972 bin kişi oldu. Bay Bay Kemal bunları takip edemez, hafızası da buna yetmez" diye konuştu.
"BİZ YOL YAPARAK CHP ZİHNİYETİNİN FAKİRLİK ZİNCİRLERİNİ PARÇALADIK"
Eğitimde yapılan çalışmalardan da bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teksir kağıtlarıyla okuduk, bu teksir kağıtları, üst sınıftaki ağabeylerimiz bize onu bile vermezlerdi. Kuşe kağıtlarla kitaplarımızı hazırladık, sıralarımızın üzerine koyduk. Bu işte bir anlayışın ifadesidir. Üniversiteyi de aldık 78'den, artırdık. Göreve geldiğimizde bu bölge, çukur, çamur, bütün pisliklerle dolu olan bir yerdi. İsminin Ataşehir olmasına bakmayın, Ata'yla uzaktan yakından alakası yoktu. Burası öyle bir yerdi. Fikirtepe'de kentsel dönüşümün açılışını yapacağız. Orada bir tane köşk vardı. O köşkün dışında tamamen, rezalet. Orayı kentsel dönüşümle aldık, bugünkü haline getirdik. Biz bütün buraları, çukur, çamur, çakır ne derseniz, hepsi var. Birer can pazarına dönmüş yollardan biz kurtardık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde buralarda çektiğimiz çileleri iyi bilenlerimiz var. Biz yol yaparak, CHP zihniyetinin insanımızı mahkum ettiği yokluk, yoksulluk, fakirlik ve işsizlik zincirlerini parçaladık. Ümraniye çöplüğünün ne hale geldiğini, oranın belediye başkanı Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanıydı. O çöplük patladı. Orada 39 vatandaşımız öldü. Çünkü CHP bu demektir, orayı yeşil milli park haline biz getirdik. Biz yol yaparak Türkiye'yi, İstanbul Finans Merkezi yaparak stratejik bir projeyi hayata geçirebilecek modern bir alt yapıya ve vizyona kavuşturduk" dedi.
"BU ÜLKEYİ EN BÜYÜK PROJELERİ YIKMAK OLANLARIN İNSAFINA BIRAKMAYACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tüm bunların yanında yol yaparak, otoyol yaparak, 31 yeni havalimanı inşa ederek, Bay Bay Kemal ve ortaklarının özel uçakla il il dolaşmasını da kolaylaştırdık. Ne diyor? Gelince, uçakları satacakmış. Peki, uçak kiralıyorsun, onunla gidiyorsun? Demek ki kiralayacak imkanları da var. Onunla beraber seyahatlerini yapıyor. Bu millet, bu milletin kendi uçaklarını inşallah bunlara asla devretmeyecek. Ben buna inanıyorum. Sağlıkta muhteşem adımlar attık. Sadece Çam Sakura Şehir Hastanesi'nden sonra biliyorsunuz havalimanında Murat Dilmener Hastanesini yaptık. Hastaneleri kovid döneminde yaptık. İş bilenin, kılıç kuşananın. Bütün bunları yaparak o sıkıntılı dönemi hamd olsun atlattık. Her şeyden önce insan, insan, insan. Bu ülkeyi en büyük projeleri yıkmak, engellemek, durdurmak olanların insafına bırakmayacağız" diye konuştu. (DHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.